Kod Dostu

Kod Dostu

Madımak'tan Amsterdam'a Düşülen Not!

  • Unknown
  • - 04 Temmuz 2011
  • Anne Frank, saat 6 da uyanır, 13 yaşına girdiği 1942 yılının 12 Haziran günü. Anne ve babasının kızaacğından korktuğu için bir saat yatağın içinde oyalanır. Sonra da yemek odasında kendisini bekleyen armağan paketlerini açmaya koyulur. Gözüne ilk çarpan bir hatıra defteri olur. Sanki bir insanmış gibi sayfalarında "Kitty" diye sesleneceği, yaşantısının geride kalan iki yılını günü gününe yazacağı, pembe kaplı, sırdaş bir hatıra defteri. Hasan Hüseyin'in "Büyük Sürü" şiirinde bu defterle karşılaşırız:

    Sen her gün Hitler'sin
    Ben her gün Yahudi
    Oturur ağlarsın utancından
    Anne Frank'ın hatıra defterine

       Amsterdam'da yaşayan Frank ailesi, gamalı haçların bu şehrin sokaklarına da asılmaya başlamasıyla ölüm korkusunu enselerinde duyar. Yahudi oldukları için her an toplama kampına götürülme olasılıkları vardır. Otto Frank'ın aklına bir kurnazlık gelir. Kendisi için toplama kamplarına götürülme çağrısı gelince planını uygulamaya koyar. Plan şudur: Kaçar gibi yapacaklar, arkalarında öyle bir hava estirecekler, fakat kentten ayrılmayıp bir evin çatısında gizleneceklerdir.

       Anne Frank, gizlendikleri evde ilk olarak 9 ağustos günü seslenir Kitty'ye. Prinsengracht 263 adresinde bulunan ev gizlenmek için ideal bir yerdir. Otto Frank'ın eşi ve iki kızıyla birlikte sokağa hiç çıkmadan, gündüz yüksek sesle konuşmadan, gürültü yapmadan, perdeleri kımıldatmadan barış dolu günleri beklemeye koyulduğu yer, iş yerinin üst katlarıdır. Peter adlı bir oğulları bulunan Van Daan ailesinin de gelmesiyle gizlenenlerin sayısı yediye yükselir. Kısa bir süre sonra da yaşlı bir diş doktoru katılır aralarına. Sekiz insan yakalanıp öldürülme pahasına dostlarının getirdikleri yiyeceklerle doyururlar karınlarını. Bundan sonrası umut ve korkunun sarmaşık gibi birbirine dolandığı günlerdir. Anne Frank'ın ablası Margot'un, babasına doğum günü armağanı olarak yazdığı şiir, gizli bölmenin nabzını tutar:

    Gece yarısı duyuldu ilk top sesi.
    Ne oldu, ne var? Kapımı gıcırdıyor ne?
    Bir kızcağız görünür, sapsarı beti benzi,
    Bir yastık bastırmış sıskacık göğsüne.

       25 Eylül 1942'de, Anne Frank şunları yazar Kitty'ye: "Dün gece yukarı yukarı çıkıp Van Daan'ları ziyaret ettim. Peter'den söz ettik. Peter'in ikide bir yanağımı okşadığını anlattım şikayet yollu. Sevmiyorum oğlan çocuklarının böyle üstüme varmasına."

       Yanağının, kendisinden yaşça büyük Peter tarafından okşanılması hoşuna gitmeyen Anne Frank, 1944 yılının 16 Nisan günü "Dünkü tarihi aklından çıkarma" diye seslendiği Kitty'ye en önemli sırlarından birini verir: "Kızların hayatlarında illk öpüştükleri günü dönüm noktasıdır. Benim başıma geldi de bu. Artık Bram'ın sol yanağıma, Walker'ın sağ yanağıma oturttuğu öpücüklerin pabucu dama atıldı."

       15 Nisan 1944'te faşistlerin çok korktuğu bir şey olur. Amsterdam'daki ahşap bir evin çatı katında bir aşk doğar. Peter ile anne Frank arasında: "Dün akşam saat sekizde Peter ile divan üzerinde oturuyorduk, çok geçmeden elini belime attı. Baya bir yakınlaştık ve iş bununla bitmedi."

       4 Ağustos 1944'te, Gestapo'nun çizmeleri gıcırdatır tahtaları. Anne Frank'ın, Goethe'nin "Gökler katında ya da umutsuzluğun derinliklerinde" dizesiyle tanımladığı evde gizlenen sekiz insan, çok korktukları toplama kamplarına gönderilirler. Nasıl yakalandıklarını, kendilerini kimin ihbar ettiğini öğrenemezler. Bu soruların yanıtı günümüzde de verilememektedir.

       Savaş sonrasında geriye ilk dönen Otto Frank olur. Bombalardan harabeye dönen bir kentte ailesinden, arkadaşlarından bir haber alabilmek için uğraşırken, gizlendikleri günlerde yardım eden Bayan Miep, götürülmelerinin ardından yerde bulduğu bir defter uzatır kendisine. Otto Frank, küçük kızının elyazısıyla dolu olan sayfalrı okurken, bekleyişinin bir kez daha boşuna olduğunu öğrenir. Bir evin çatısında saklanan sekiz kişiden yedisi toplama kamplarında öldürülürler!.. Kurtulan bir tek Otto Frank'tır... Bir de, Kitty!

       Amsterdam'daki hatıra defterinin bir diğeri de, Thuys ailesinin evindeki bir çekmecede durmaktadır. Bu defter, antropoloji öğrenimi gören Carina Thuys'un el yazısını taşır. Deftere en son 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas'ta yazılır. Yer, Madımak Oteli'nin merdivenleridir: "Şimdi durum kritik. Bir süreden beeri oteldeyiz. Dışarıda büyük bir güruh bağırıyor. Bu otelde özgür düşünür, laik yazar Aziz Nesin kalıyor. O, Şeytan Ayetleri'ni yayımlamayı düşünüyor. Durum hiç de hoş değil. Kendimi gergin hissediyorum. Çünkü ne olacağını hiç bilmiyorum. Bu durum aşırı dincilerin bir oyunudur. Slogan atıyor ve tahribat yapıyorlar. Oldukça polis var. Ama ben ne yapabilirim ki? Bağırılıyor, çağırılıyor ama ben anlayamıyorum..."

       Sivas'ta yakılan 37 insandan biri olan Carina Thuys, tezine konu olarak seçtiği Alevi kültürüni daha yakından tanımak, çalışmalar yapmak üzere Pir Sultan Abdal şenliklerine katılır. Ailesine gönderilen eşyalar arasından çıkan günlüğe, 22 Haziran 1993'te, Amsterdam Havaalanı'nda şunları yazar genç kız: "Türkiye'ye giden uçakta adım yoktu. Bir kaç dakika korktum: Gidemeyecek miydim?.."

    Kaynak:  Sunay AKIN, Ayçöreği ve Denizyıldızı

    0 Yorum:

    Yorum Gönder

     
    Copyright (c) 2012 Hüseyin KÜÇÜK
    Php Yazılım Uzmanı, Öğretim Teknoloğu, Toplum Gönüllüsü