Kod Dostu

Kod Dostu

Kuşlar Cıvıldıyor, Evet Uyanmışım...

Az önce uyandım. Uyanıp uyanmadığımı anlamak için uzun süre kendimle soru cevap oyunu oynamak zorunda kaldım. Midem gerçekten ağrıyor muydu? Yoksa gece yarısı sadece dolaşmaya mı çıkmalıydım, yemek yemekte nereden çıktı? Yatak iktiriyor beni. Bir şeyler batırarak, ağırlığımdan yorulduğu için kovuyor beni. Kalk. Kalkamıyorum. Bedenimin ağırlığı değil ki bu... Düşüncelerimin gerçek yüzlerinin dayanılmaz çekingenliğinde, gerçeklere bakmanın, gerçekleri yaşamanın verdiği isteksizlik.

Bugün gerçekten işe gitmeli miyim? İşe gidip öğleye kadar bilgisayar başında en iyi yaptığım işlerden birini yapıcam. Ne kadar iyi yaptığım iş var ki? Evde kalıp kitap okusam? Midem ağrıyor. Yatak kalk üstümden diyor. Yorganın ağırlığı ezmeye başlıyor beni. Öğle işten çıkıp derse gitmeliyim. İletişim ile ilgili zar zor iletişime girilerek yapılan bir ders. Sevgili, aşk, sex ... Konuşabildiğimiz konuların ilişkiler ile sınırlandığı bu derste olmalı mıyım? Tüm gün işte olma fikri geliyor aklıma. Vazgeçiyorum.

Hafta sonu gördüğüm, tatlı gülüşüne takıldığım kız geliyor aklıma. Ne kadar da saf, temiz duruyordu. Bu düşünceyi kovuyorum hemen. Başıma gelenlerin hepsinin en temel sebebi bu değil miydi? Saf, temiz insan ... "Acaba sevgilisi var mıdır?" diye düşünüyorum bir ara. İğreniyorum bu düşüncemden hemen. Sevgilisi olmasa ne olacak ki? Dün yaşadığım beş saniyelik bir an geliyor aklıma. Beş saniye, fakültemin girişindeki kızın kırmızı rujuna takıldığım an. Bir şiir'den, kızın diliyle ıslattığı hafif parlayan ince ve kırmızı dudaklardan başka bir şey hatırlamıyorum. Şiiri tekrar hatırlıyorum. Sunay AKIN'ın kırmızı şiiri;

Sevgilim kızma sakın ve lütfen yanlış anlama kırmızı rujunu sürünce paramın yetmediği elma şekerleri geliyor aklıma.

Yatakta doğruluyorum artık. Evet uyandım. Yüzümü yıkamalıyım. Su... Ne kadar derin bir kelime. Ama artık o da saf değil ki... Tekrar yatmak istiyorum. İnsanların gerçekleri dile getirme konusundaki beceriksizlikleri geliyor aklıma. Ya da onlardan kaçma isteği. Kaçamayacağını bilemeyerek. Ne istediğini bilmeyenler var bir de. Davranışları ile söyledikleri birbirini tutmayanları ne yapmalı. Son yaşadığım olay geliyor aklıma. Çarpık diyorum, tek kelime. Arkadaşlık anlattığı gibi olmaz. Yüzümü yıkıyorum, odama dönüyorum. Sifonu çekmiş miydim? Yazma isteği duyuyorum. Bilgisayarı açıp açmama konusunda bir kararsızlık. Hem okumak hem yamak istiyorum. Yazma isteği ağır basıyor. Bilgisayar açılırken Dostoyevski'nin Budalasından bir kesit geliyor aklıma.

Gözümün doğrusuna yürüsem, göğün yerle birleştiği çizgiyi geçince bütün bilinmezlerin çözüleceği inancına kapılırdım.

Bilgisayar açılıyor. Midem hala kötü. Saat ilerliyor. Evden çıkma vaktim geldi. Yazmak güzel geldi. Ama hala bir sürü düşünce aklımda. İşe gitme kararım kesin, sonrasında da derse gitme. Ardından ne yaparım. Belki yine kırmızı rujlu kızı görürüm. Bu kez yüzünü de aklımda tutmalıyım.

Read More...

Paradokslar - Düşünce'nin Yokuşu

Paradoks; görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Doğru gibi gözüken önerme veya fikirler, tamamen yanlış olarak çıkar karşımıza. Bazende, yıllarca yanlış olarak zannettiğimiz olaylar, düşünceler doğru olarak bizi şaşkına çevirirler.

Hayatımın çok çok yoğun olduğu bugünler de bir sürü şey düşünüyorum. Kendime ayırdığım zamanlarda da beynim sürekli bir arayış içerisine giriyor. Bu süreçleri değerlendirmek için başvurduğum yollardan birisi de paradoksları araştırmak, üzerlerine düşünmek oldu. Bloguma uzun süren bir aranın ardından dönüş olması için de bulduğum bazı paradoksları sizlerle paylaşmak istedim. Umarım okurken, düşünürken sizde keyif alırsınız. Hadi iyi düşünceler :))

Giritli Eupiminides
"Bütün Giritliler Yalancıdır."

Eğer gerçekten giritliler yalancı ise kendisi de giritli olduğuna göre o da yalancıdır.

Eublides
"Yaptığım Açıklama Yanlıştır."

Cümlenin doğru olduğunu düşünürse cümlenin yanlış olması gerekir, eğer cümlenin yanlış olduğunu düşünürsek de doğru olduğunu kabul etmiş olur fakat yanlış olduğunu başta kabul ettiğimiz için tam bir paradoksa düşmüş oluyoruz.

Cümle Paradoksu
"Bu cümle yanlıştır."
Cümle yanlışsa doğru, doğruysa da yanlış olmak zorundadır.

Timsah Paradoksu
"Bir annenin elinden çocuğunu kapan timsah, çocuğa ne yapacağını annenin bilmesi durumunda çocuğu vereceğini söyler. Anne, timsaha çocuğunu yiyeceğini söyler, böylelikle meydana gelen paradoksal durum sonucunda çocuğunu kurtarır."

Şöyle ki, timsah çocuğu yiyecekse anne timsahın ne yapacağını bilmiş olacak ve timsah çocuğu teslim edecek ancak çocuk teslim edilince anne timsahın ne yapacağını bilememiş olacak; timsah çocuğu yemeyecekse anne bilemediğinden çocuğu yiyecek ama o zaman anne timsahın yapacağının bilmiş olacak ve bu yüzden yememesi gerekecek. 
Kısaca, bu iki durumda da timsah çocuğu ne yiyebilir ne de yiyemez

SOCRATES
"Bildiğim tek şey var; o da hiç bir şey bilmediğim."

Yalancı paradoksu
"Şimdi yalan söylüyorum." 


Bu önermenin doğruluk değeri nedir? Yani "şimdi yalan söylüyorum" derken doğru mu söylüyorum yoksa yalan mı söylüyorum? Düşünecek olursak;Bu önermenin doğru olduğunu varsayalım. Öyleyse yalan söylüyorum. Ancak önermenin doğru olduğunu varsaymıştım öyleyse çelişkiye düştüm.Bu önermenin yalan olduğunu varsayalım. O zaman bu cümle doğru olmalıdır. Gene bir çelişki.

Yamyam Paradoksu

" Bir adada yaşayan bir grup yamyamın eline bir mantıkçı düşer. Yamyamlar mantıkçıya şöyle derler: "Biz her yakaladığımız yabancıyı yeriz. Kimini haşlayıp, kimini kızartıp yeriz. Avımıza bir soru sorarız. Avımız soruyu doğru yanıtlarsa haşlarız, yanlış yanıtlarsa kızartırız." 
Dedikleri gibi de yaparlar. Mantıkçıya şu soruyu sorarlar: "Seni haşlayıp da mı yiyeceğiz, yoksa kızartıp da mı yiyeceğiz?" Mantıkçı bir süre düşündükten sonra soruyu çok akıllıca cevaplar: 'Kızartacaksınız!' "

Bir an için mantıkçının kızartılacağını varsayalım. O zaman verdiği yanıt doğru olur. Ama yanıt doğru olduğu için -yamyamların kendi kurallarına göre- mantıkçının haşlanması gerekmektedir. Demek mantıkçı kızartılamaz. Şimdi de mantıkçının haşlanacağını varsayalım. O zaman mantıkçının yanıtı yanlış olacak. Yanıt yanlış olduğundan da kızartılması gerekmektedir. Demek mantıkçı haşlanamaz da. Yamyamlar tam bir kısırdöngüye girmişlerdir. Kızartsalar haşlamaları gerekecek, haşlasalar kızartmaları! Sonuç olarak adamımız kurtulur. 

Berber Paradoksu
"Seville' in kendini traş etmeyenlerini traş eden berberi kendini traş eder mi etmez mi?"

Kendini traş etmeyenleri traş eden berber kendini traş ederse kendi kendiyle çelişki içine düşer. Kendini traş etmezse tanımdan ötürü kendini traş etmesi gerekir, ama bu da bir çelişkidir.

Kant
"Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir."

Para paradoksu
"Aynı paradan ikisini yan yana koyup birini sabit tutarak diğerini onun etrafında döndürün. Döndürülen para yarım tur attığında kendi ekseni etrafında bir tam tur atmış olacaktır."

Kaynak: Wikipedia.com, paradokslar.com

Read More...
 
Copyright (c) 2012 Hüseyin KÜÇÜK
Php Yazılım Uzmanı, Öğretim Teknoloğu, Toplum Gönüllüsü