Kod Dostu

Kod Dostu

Kuşlar Cıvıldıyor, Evet Uyanmışım...

  • Unknown
  • - 22 Kasım 2011
  • Az önce uyandım. Uyanıp uyanmadığımı anlamak için uzun süre kendimle soru cevap oyunu oynamak zorunda kaldım. Midem gerçekten ağrıyor muydu? Yoksa gece yarısı sadece dolaşmaya mı çıkmalıydım, yemek yemekte nereden çıktı? Yatak iktiriyor beni. Bir şeyler batırarak, ağırlığımdan yorulduğu için kovuyor beni. Kalk. Kalkamıyorum. Bedenimin ağırlığı değil ki bu... Düşüncelerimin gerçek yüzlerinin dayanılmaz çekingenliğinde, gerçeklere bakmanın, gerçekleri yaşamanın verdiği isteksizlik.

    Bugün gerçekten işe gitmeli miyim? İşe gidip öğleye kadar bilgisayar başında en iyi yaptığım işlerden birini yapıcam. Ne kadar iyi yaptığım iş var ki? Evde kalıp kitap okusam? Midem ağrıyor. Yatak kalk üstümden diyor. Yorganın ağırlığı ezmeye başlıyor beni. Öğle işten çıkıp derse gitmeliyim. İletişim ile ilgili zar zor iletişime girilerek yapılan bir ders. Sevgili, aşk, sex ... Konuşabildiğimiz konuların ilişkiler ile sınırlandığı bu derste olmalı mıyım? Tüm gün işte olma fikri geliyor aklıma. Vazgeçiyorum.

    Hafta sonu gördüğüm, tatlı gülüşüne takıldığım kız geliyor aklıma. Ne kadar da saf, temiz duruyordu. Bu düşünceyi kovuyorum hemen. Başıma gelenlerin hepsinin en temel sebebi bu değil miydi? Saf, temiz insan ... "Acaba sevgilisi var mıdır?" diye düşünüyorum bir ara. İğreniyorum bu düşüncemden hemen. Sevgilisi olmasa ne olacak ki? Dün yaşadığım beş saniyelik bir an geliyor aklıma. Beş saniye, fakültemin girişindeki kızın kırmızı rujuna takıldığım an. Bir şiir'den, kızın diliyle ıslattığı hafif parlayan ince ve kırmızı dudaklardan başka bir şey hatırlamıyorum. Şiiri tekrar hatırlıyorum. Sunay AKIN'ın kırmızı şiiri;

    Sevgilim kızma sakın ve lütfen yanlış anlama kırmızı rujunu sürünce paramın yetmediği elma şekerleri geliyor aklıma.

    Yatakta doğruluyorum artık. Evet uyandım. Yüzümü yıkamalıyım. Su... Ne kadar derin bir kelime. Ama artık o da saf değil ki... Tekrar yatmak istiyorum. İnsanların gerçekleri dile getirme konusundaki beceriksizlikleri geliyor aklıma. Ya da onlardan kaçma isteği. Kaçamayacağını bilemeyerek. Ne istediğini bilmeyenler var bir de. Davranışları ile söyledikleri birbirini tutmayanları ne yapmalı. Son yaşadığım olay geliyor aklıma. Çarpık diyorum, tek kelime. Arkadaşlık anlattığı gibi olmaz. Yüzümü yıkıyorum, odama dönüyorum. Sifonu çekmiş miydim? Yazma isteği duyuyorum. Bilgisayarı açıp açmama konusunda bir kararsızlık. Hem okumak hem yamak istiyorum. Yazma isteği ağır basıyor. Bilgisayar açılırken Dostoyevski'nin Budalasından bir kesit geliyor aklıma.

    Gözümün doğrusuna yürüsem, göğün yerle birleştiği çizgiyi geçince bütün bilinmezlerin çözüleceği inancına kapılırdım.

    Bilgisayar açılıyor. Midem hala kötü. Saat ilerliyor. Evden çıkma vaktim geldi. Yazmak güzel geldi. Ama hala bir sürü düşünce aklımda. İşe gitme kararım kesin, sonrasında da derse gitme. Ardından ne yaparım. Belki yine kırmızı rujlu kızı görürüm. Bu kez yüzünü de aklımda tutmalıyım.

    0 Yorum:

    Yorum Gönder

     
    Copyright (c) 2012 Hüseyin KÜÇÜK
    Php Yazılım Uzmanı, Öğretim Teknoloğu, Toplum Gönüllüsü